Genel Haberler
Kazanan ve kaybeden sektörleri açıkladı
Deloitte Türkiye, “COVID-19 sonrasında Tedarik Zincirinde Kazananlar ve Kaybedenler” raporunu yayımladı.
28 Nisan ve 15 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’de farklı sektörlerden 314 üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmada toplamda 9 sektör analiz edildi. Büyüme tahminlerinin çoğunlukla geçen yılı koruma veya negatif yönlü olarak öne çıktığı rapora göre, turizm ve otelcilik, inşaat ve gayrimenkul ile endüstriyel ürünler sektörü bu sene için yüzde 20’den fazla küçülme öngörürken; teknoloji, medya ve telekom sektörü ise bu sene için yüzde 10’a yakın bir büyüme öngörüyor.
Perakende sektörü operasyonel görünürlük çalışmalarına odaklanacak
Salgının tedarik zinciri üzerindeki etkilerini belirleme konusunda zayıf performans gösterildiği düşünülen sektörlerden birisi olan perakende sektörü katılımcılarının yüzde 95’i tedarik sorunlarının operasyonlara etkisini yüksek olarak değerlendiriyor. Katılımcıların yüzde 85’i tedarik ağı boyunca dijital teknolojilerden yeterince faydalanılmadığını belirtirken; gelecek dönemde operasyonel görünürlük çalışmalarına odaklanılması hedefleniyor.
Endüstriyel ürünler sektöründeki şirketlerin salgına gösterdikleri reaksiyon zayıf olarak değerlendirilirken; katılımcıların yüzde 61’i 2020 yılında yüzde 20’ye kadar küçülme bekliyor. Şirketleri en çok etkileyen sorunun talep tahmin zorluğu olduğu belirtilirken, ileriki dönemde operasyonel görünürlüğü artırmanın yanı sıra otomasyona odaklanarak manuel iş gücüne bağlılığın azaltılması hedefleniyor.
Raporu değerlendiren Deloitte Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Gökay Özdemir: “COVID-19 sonrasında Tedarik Zincirinde Kazananlar ve Kaybedenler Raporu’nun sonuçlarına genel olarak bakacak olursak, Türkiye’de az sayıda firmanın böylesi bir kriz sırasında, sorunları önceden anlayabilme ve doğru reaksiyonu gösterebilme konusunda başarılı olduğu söyleyebiliriz. Dijital teknoloji kullanımının düşüklüğü ve iş gücü yetkinliklerinin kısıtlı olması bu duruma yaratan esas faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki dönemde birçok sektör için kalıcı değişiklerin yaşanmasını bekliyoruz. Pandemi sonrasında birçok sektör “yeni normale” uyum ile faaliyetlerine başlarken, operasyonel görünürlüklerini artırma ve alternatif iş modelleri yaratma konularına odaklandıklarını görmekteyiz.”
Rapor için: https://www2.deloitte.com/tr/tr/pages/consumer-business/articles/Covid-19-sonrasi-tedarik-zinciri.html
Genel Haberler
Yerel perakendecilerin gündeminde israfı durdurmak var
Perakende sektörünün en önemli yerel buluşması olan Yerelist İstanbul Yerel Marketler Buluşması ve Fuarı, WOW Kongre Merkezi’nde 9. kez sektör paydaşlarını bir araya getirdi. “Birlikte Yerel’iz” mottosuyla gerçekleştirilen fuarın açılışında, Ticaret ve Tarım ve Orman Bakan Yardımcıları düzeyinde önemli isimler yer alarak, yerel marketlerin tedarik zincirindeki güvenilirliği ve gıda arz güvenliği için hayati rolünü vurguladılar.
İstanbul Perder tarafından İTO desteğiyle gerçekleşen etkinlikte, 54’ü sponsor ve 35’i katılımcı olmak üzere toplam 89 firma yer aldı. 89 firmanın yer aldığı etkinlikte, market zincirleri B2B görüşmeleriyle binlerce iş birliği fırsatına imza atarken, sektörün geleceği; teknoloji, radikal müşteri deneyimi ve israfı önleyen sorumlu değer zinciri ekseninde masaya yatırıldı.
Fuarın resmi açılışı, sektör ve kamu liderlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Konuşmacılar, yerel marketlerin ekonomik gücüne ve gıda arz güvenliğindeki kritik rolüne vurgu yaptı.
Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Bakanlık olarak yerel marketlerin tedarik zincirindeki güvenilirliğini ve sürdürülebilirliğini öncelikli konular arasında tuttuklarını belirtti. Gürcan, bu tür buluşmaların B2B iş birliklerini güçlendirerek ülkenin ihracat potansiyelini dolaylı yoldan desteklediğini ve küresel pazarda rekabet edebilirliği artırdığını ifade etti.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gümen ise, gıda israfını ulusal stratejinin temel bir parçası olarak gördüklerini vurguladı. Bakanlık, sahada yaptığı denetimlerde haksız ticari uygulamalara (tek taraflı sözleşme değişikliği ve maliyet yansıtma) karşı somut adımlar attığını açıkladı. Bu kapsamda, ödeme gecikmeleri nedeniyle dört ulusal zincir markete ve geriye dönük fatura kesimi gibi şikayetler üzerine süt sanayicilerine 58 milyon TL’yi aşan idari para cezaları uygulandığını duyurdu.
“Gıdada israfa dur de” paneli büyük ilgi gördü
Fuarın en kritik paneli olan “Gıdada İsrafa Dur De: Üretimden Raflara Sorumlu Değer Zinciri” başlığı altında, gıdanın tarladan sofraya uzanan yolculuğunda kaybedilen değerlerin (emek, su, karbon ayak izi) önemine dikkat çekildi. Oturum, gıda israfının önlenmesine ilişkin stratejik politika alanlarını ve uygulama örneklerini ele alarak sektör genelinde bilinç düzeyinin yükseltilmesine olanak sağladı.
Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak’ın moderasyonunda; market devlerinin yöneticileri, gıda ekosisteminde verimliliğin artırılması, kaynak yönetiminin iyileştirilmesi ve sürdürülebilirlik hedeflerinin güçlendirilmesine yönelik görüş ve önerilerini paylaştı.
Gıda israfında alarm zili!
Oturumun moderatörü Celal Toprak ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, Türkiye’nin gıda israfında dünya ortalamasının üzerinde seyrettiği gerçeğini vurguladı. Celal Toprak, Türkiye’nin gıda israfında ve enflasyonda en tepede yer alan ülkelerden biri olduğuna dikkat çekerek, bu iki durumun birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğunu savundu. Ahmet Özer, Türkiye’de üretilen gıda ürünlerinin yaklaşık yüzde 25’inin heba edildiğini açıkladı. Bu oranın, dünyadaki yüzde 20 ile yüzde 30 arasındaki israf rakamlarının üst bandında yer aldığını belirtti.
Yememek değil, kaynakları verimli kullanmamak
İTO Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, başlattıkları “Gıdada İsrafa Dur De İstanbul” projesindeki temel felsefeyi açıkladı. Özer, amaçlarının kimseye “parası varken az ye” demek olmadığını, sadece kaynakların verimli kullanılması gerektiğini anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin enerji kaynaklarının yüzde 60-70’ini dışarıdan sağlayan bir ülke olduğunu hatırlatan Özer, çöpe atılan her lokmanın arkasında heba olan enerji, su ve emeğin olduğunu vurguladı. Özer, israfın polisiye tedbirlerle veya zorlamayla önlenemeyeceğini, tek çaresinin ikna etmek olduğunu belirtti. Bu bilincin ise basın ve Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle özellikle çocuklara ve gençlere aşılanması gerektiğini ifade etti.
Sektör liderlerinden kültür ve bilinç çağrısı
Market zincirlerinin üst düzey yöneticileri de panelde, israfın sadece ekonomik değil, kültürel ve etik bir sorun olduğunu vurguladı.
Özen Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Özen, Türkiye’de her yıl yaklaşık 19 milyon ton, dünyada ise 1.3 milyar ton gıdanın çöpe gittiği gerçeğini hatırlatarak önemli uyarılarda bulundu.
Bu kaybın sadece ekonomik değil, etik ve toplumsal bir sorun olduğunun altını çizen Özen, “Çöpe giden sadece bir ürün değildir; tarladaki çiftçinin alın terinin, toprağın bereketinin, lojistik süreçlerde harcanan enerjinin ve en önemlisi çocuklarımızın geleceğinin heba edilmesidir. Bir tek biberin dahi soframıza gelene kadar geçirdiği o meşakkatli yolculuğu ve arkasındaki emeği tam manasıyla idrak ettiğimizde, israfı önlemek bir tercih olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline geliyor” ifadelerini kullandı.
Cemal Özen, “Özen Grup olarak, üretimden rafa uzanan bu değer zincirinde kayıpları en aza indirmek, kaynaklarımızı korumak ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek adına üzerimize düşen sorumluluğu kararlılıkla yerine getirmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
Mopaş Genel Müdürü Reşat Narman, asıl meselenin felsefeden ve kişinin kendi içindeki duyarlılıktan geldiğini belirtti. Narman, efendimizin bile akarsu kenarında suyu tasarruflu kullanmayı öğütlediğini hatırlatarak, iş hayatındaki tasarruf ilkesinin “işten artmaz, dişten artar” sözüyle özetlenebileceğini söyledi.
Avrupa’dan yüzde 50 daha fazla israf ediyoruz
Happy Center CEO’su Yavuz Altun, gıda israfı konusunun bir kültür ve yaşam biçimi sorunu olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin çarpıcı israf verilerini paylaştı.
Altun, Türkiye’de kişi başına düşen yıllık gıda israf miktarının 103 ila 106 kilo seviyelerinde olduğunu belirtti. Avrupa’daki gelişmiş ülkelerde (Almanya, Fransa, İtalya) bu rakamın yaklaşık 70 kilo seviyelerinde olduğunu aktararak:
“Adamlar 70 kilolar seviyesinde tüketirken biz yüzde elli daha fazla tüketiyoruz. Gelirimiz yüzde elli daha mı fazla İngiltere’den, Amerika’dan, Avrupa’dan?” diye sordu. Altun, bu durumun Türkiye’de oluşturulan “israf kültürü”nden kaynaklandığını ve bu konfor alanından geri dönülememesinin ülkeyi fakirleştirdiğini ifade etti.
Altun, israfın sadece gıdada kalmadığını, vahşi sulama yöntemleri nedeniyle tarımda suyun da yüzde 62 oranında boşa gittiğini ve bu israfın önlenmesiyle Türkiye’nin sebze ve meyvede dünyada ilk üç oyuncudan biri olma potansiyelini yakalayabileceğini sözlerine ekledi. Gıdanın yüzde 40’tan fazlasının evlerde israf edildiği uyarısında bulunarak, “Biz misafir istemese de yedirmekle uğraşıyoruz. Korkunç bir israf kültürümüz var” dedi.
Genel Haberler
İstanbul PERDER’den üyelerin üretim tesislerine ziyaret
İstanbul PERDER üyeleri, Onur Market’in Manisa Salihli’de bulunan Onursal Tarım Jeotermal Topraksız Tarım seralarını gezerek bilgi aldılar. İstanbul PERDER Başkanı Rahmi Kartal, “Ülkemizin modern tarım uygulamalarına sağladıkları katkılardan ve yerel perakendeye vermiş oldukları ilhamdan dolayı tebrik ediyoruz. Ekonomiye ve yerel perakendeye vermiş oldukları destekler içinde minnettarız. Üyelerimizin modern tesislerini gezmek bizleri de gururlandırıyor. Ülke ekonomisine katkı sağlayan bu şirketler, çok sayıda kişiyi de istihdam ediyor. Bu ziyaretlere devam edeceğiz” dedi.
Üyeler, ilerleyen günlerde Mopaş Market’in Manisa Salihli’de bulunan Mopaş Tarım Jeotermal Topraksız Tarım seralarını da gezerek jeotermal üretim hakkında detaylı bilgi de aldılar.
Genel Haberler
KOOP Market’te yeni dönem başlıyor
Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri çatısı altında faaliyet gösteren Türkiye Tarım Kredi Kooperatif Marketler, yeni adıyla Koop Market, markasında köklü bir dönüşüm başlattı.
Yeni dönemiyle birlikte hem marka kimliğini hem de iletişim vizyonunu yenileyen Koop Market; güven, üretici desteği ve yerli üretim misyonunu daha güçlü biçimde sahiplenerek tüketiciyle yeniden buluşuyor.
Bu dönüşümün ilk adımı olarak Koop Market, yeni marka vizyonunu “Koop Gibisi Bulunmaz” söylemiyle başlattığı kampanyayla duyurdu. “Yerli üretime güvenin ve üreticiye desteğin sembolü” olma kararlılığını vurgulayan bu yeni dönem, markanın geleceğe dönük güçlü adımlarının da habercisi niteliğinde.
Koop Market, Tarım Kredi Grubu bünyesindeki güvenilir üretim süreçlerinden geçen çiftçi emeğini, doğrudan tüketiciyle uygun fiyatlarla buluşturuyor. Bu benzersiz döngüyle Koop, Koop Market’in yeni marka kimliği, iletişim vizyonu ve kampanyası, İstanbul’da gerçekleştirilen özel bir basın lansmanıyla tanıtıldı.
Etkinlikte Koop Market Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bademli, Koop Market Genel Müdürü Şevket Varol Halepli’nin yanı sıra Tarım Kredi Grubu yöneticileri, kampanya ekibi, medya temsilcileri ve sektör profesyonelleri bir araya geldi.
Koop Market Genel Müdürü Şevket Varol Halepli, “Koop Market, yenilenen marka kimliğiyle birlikte hem üreticiye hem tüketiciye daha yakın. KOOP Market, 2017 yılında kurulan ve günümüzde Türkiye genelinde yaklaşık 4.500 satış noktasında hizmet veren kooperatif temelli bir perakende zinciridir. Tarim Kredi Grubu çatısı altında faaliyet gösteren 18 şirketten biri olan KOOP Market, çiftçiden tüketiciye uzanan uçtan uca iş modeliyle üreticinin emeğini değerinde alır, yerel esnafı destekler ve tüketicilere kaliteli, erişilebilir fiyatla ürünler sunar. Kooperatif ortaklarının üretimi, Tarım Kredi Grubu’nun tesislerinde işlenerek ürün çeşitliliği artırılmakta ve temel gıda başta olmak üzere temizlik, kişisel bakım ile tarımsal üretim girdilerini kapsayan entegre bir yapı sağlanmaktadır. KOOP Market, kadın kooperatiflerine yönelik destek programlarıyla kadın üreticilerin ekonomik olarak güçlenmelerine ve üretim kapasitelerini artırmalarına destek olurken, sıfır market uygulamalarıyla da sürdürülebilir tarımı teşvik eder; dayanışma ve kalite odaklı vizyonunu sürdürüyor” dedi.
-
Bülent Dal3 hafta öncePerakendede kararların domino etkisi: veriden karara, karardan kazanca
-
Serkan Çürük5 ay önceNüfus dengeleri değiştirir mi?
-
Bülent Dal5 ay önceYapay Zeka, Artırılmış Gerçeklik ve “Ortak Gerçeklik”: Perakendenin yeni arayüzü
-
Genel Haberler4 ay önceOrganize Perakende Sektörü Çalıştayı yapıldı
